Turkse Pizza (Hiphoplife)







Turkse Pizza (Hiphoplife)







Turk bir Türk, gerçek bir Türk hem de. İlk bakışta pek özel görünmeyen bu durum, Turk'un Hollanda'da rap yapmaya başlamasıyla beraber biraz da olsa ilgi çekici bir hal almaya başladı. Hayatını İstanbul’da dahil olmak üzere birçok Avrupa şehrinde geçiren Turk'ün son durağı daha önce de uğramış olduğu Hollanda olur. Burada kuzeni sayesinde hiphop'la tanışan Turk daha sonra söz yazmaya başlar. Arkasından katıldığı "Büyük Ödül" yarışmasını Militant Union'la katılır. Gelişen arkadaş çevresi sayesinde farklı isimlerle tanışır. Bunlardan biri de Jiggy Dje'dir. Bir süre backup mc olarak Jiggy Dje ile tura çıkan Turk ilk albümü "Turkse Pizza"yı da Jiggy Dje'nin şirketinden çıkarır. Bu kadarla bitmiyor elbette. Turk'ün hedefleri fazlasıyla yüksek. Bu hedeflerin neler olduğunu ve Turk hakkında daha fazlasını röportajımızdan takip edebilirsiniz, iyi okumalar.



Kendinden bahsederek başlayalım söyleşimize istersen? Turk kimdir, nerde yaşar?



Ben Hollanda'nın Amsterdam şehrinde doğdum. Yedi yaşıma kadar Hollanda'da yaşadım. Sonrasında İspanya'da, Madrid'de bir süre kaldım. Daha sonra yine birkaç yıl İstanbul'da hayatımı sürdürdüm. Daha sonra tekrar Hollanda'ya döndüm ve Eindhoven'da yaşamımı sürdürüyorum. İstanbul' u çok özlüyorum. Bence İstanbul dünya’nın en güzel şehirlerinden biri. Kısacası ben birçok yerde ve ortamda yaşasam da, Türkiye'den gelen gerçek bir Türk'üm.



Müziğe el atma fikri nasıl oluştu sende, bilgi verir misin?



Benim ufak yaştan itibaren müziğe ilgim vardı. Özellikle zamanında Motown sound'a merak sardım. Micheal Jackson gibi sanatçıları severek dinledim. Kısacası “The Motown sound” beni çok etkiledi. Bu sayede soul sesleriyle tanıştım. Sonrasında Vanilla Ice, MC Hammer ve Snow gibi sanatçıları çok dinledim. Hiphop'la tanışmam kuzenim sayesinde gerçekleşti. NWA falan dinleyerek rap'e aşık oldum. Daha sonra Biggie (The Notorious B.I.G. - Christopher Wallace) çok dinledim. Hollanda'ya tekrar geldiğimdeyse Eindhoven'da Spacekees'le tanıştım. O zamanlar İngilizce yazıyordum. Onun kendi stüdyosu vardı ve bazı parçalar kayıt etmeye başladım.









Hollanda'da rap müzik nasıl algılanıyor, hitap ettiği kitle ne kadar geniş?



Benim hitap ettiğim kitle “müzik dinleyen herkes”. Müziği seven herkes beni dinleyebilir. Kesinlikle bir kısıtlama yapmak istemiyorum. Bence, beni Müslüm Gürses dinleyen de dinleyebilir veya Azer Bülbül dinleyen de severek dinleyebilir. Müzik evrenseldir. LL Cool J, Wu-tang dinleyenlerin yanı sıra Metallica dinleyenler de benim için birdir ve tüm dünya benim hedef kitlemdir. Umarım bir gün tüm dünya’ya sesimi duyurma fırsatını yakalayabilirim.



"Militant Union" nasıl bir beraber çalışmaydı? Anlatırmısın "Militan Union"ı?



Ben ve R.Kay beraber çok güzel çalışmalara imza attık. "Hollanda'nın Büyük Ödülü" isimli müzik yarışmasında yarı finale çıktık. Beraber çalışmamız bitti diye bir şey de yok zaten. Fırsat olursa yine beraber bir şeyler yapmak isterdim.



"Turkse Pizza" albümünün çıkış hikayesi nedir?



Jıggy Dje'n “in backup”'ı olarak turlamaya başladıktan sonra yapılan bir çalışma. SirOJ tamamen prodüktörlüğünü üstlendi. Hollanda’ca yazdığım bir albüm oldu. Çok olumlu karşılandı. Zaten yaptıklarım sürekli olumlu karşılanıyor ve herkes destek oluyor. Bu çalışmada da bu böyle oldu. Aslında hiçbir olumsuz tepki almadım. Herkes sürekli çok beğendiğini ve saygı duyduğu söyledi. Bu albüm sayesinde Hollanda'nın en iyileri arasında gösterilmeye başladım. Bu iltifatları tabi ki gerektiği şekilde algılıyorum. Herkese çok teşekkür ediyorum. İleride daha büyük hedeflere ulaşmamda umarım yine yanımda olurlar. Hollanda'da, eğlence branşında henüz Türkleri temsil eden kimse yok. Ben bunu pozitif bir şekilde gerçekleştirebilirim. Ben 100% Türk'üm ve Hollanda'da Türklerin zaten gayet olumlu olan imajlarını bir adım daha ileriye götürebiliriz. Daha büyük hedeflerim de var. Bir gün bir Grammy bile kazanabilirim. Herkes bende bu potansiyelin olduğunu belirtiyor. Tabi ki bunu başarmak için gerçekçi kalmak gerekli. Benim yaşamım zaten tamamen enternasyonel geçti. Bu yüzden çok insanla tanıştım ve insanların nasıl olduklarını çok çabuk kavrıyorum.









Yurt dışında yaşayan biri olarak Türkiye'deki rap piyasasını ne kadar takip edebiliyorsun ve nasıl buluyorsun? Dinleyip beğendiğin isimler var mı ülkemizde?



Türkçe müziği her zaman severek dinledim. Türkçe rap çok süper. Severek dinliyorum. Kaliteli isimler kesinlikle var. İstanbul Attack'ı çok beğeniyordum. Bunun yanı sıra Ceza'nın benden çok farklı stili olsa da çok kaliteli çalışmaları var. Daha pesimist söz yazan rap'çiler var. Onlar da gayet kaliteli işler yapıyor. Fakat benim stilim “Swagger”. Yani her zaman relax ve geç kalan fakat aynı zamanda çevresini ve kendisini çok seven. Ben bu şekilde hayata bakıyorum ve müziğime bunu yansıtıyorum. Rap yapanların dışında Sezen Aksu'yu çok seviyorum. Onunla beraber bir parça yapmayı çok isterdim. Türkiye'de farklı müzik stillerinde beğendiğim daha birçok sanatçı ve grup var. Hepsi'yle bir gün çalışmak isterim.



Türkiye'ye dönüp müziğine burada Türkçe olarak devam etmek gibi bir fikir var mı aklının ucunda?



Fırsat bulursam tabi ki devam ederim. Fakat daha önce de anlattığım şekilde. Ben birçok kültürün içerisinde, birçok farklı düşüncenin arasında büyüdüm. Bu yüzden benim için ülke sınırları fazla önemli değil. Hollanda'yı da seviyorum. Hollanda’ca müzik yapmak da benim bir parçam. Aynı şekilde Türkçe rap yazmayı da çok seviyorum.



Son olarak neler söylemek istersin seni yeni tanıma fırsatı yakalayan ziyaretçilerimize?



Yeni albümüm "Bennie Baklava" çıkacak şubat’ta. Yılbaşından önce yeni mixtape olarak "Be On De Kijkuit" albümünü bedava dinleyicilerime sundum. www.freshcotton.nl adresinden bedava indirebilirsiniz. Be on the kijk uit. Yani “İzleme noktasında bulunun”. Daha birçok önemli çalışmalarım olacak. Kesinlikle en büyüklerin arasında olacağım.

















0 yorum:

Yorum Gönder

Sohbet